NEDEN SAÇLARIM DÖKÜLÜYOR VE KEL OLUYORUM?
Androjenik saç dökülmesi (erkek tipi kellik olarak bilinen saç dökülmesi) birçok tahmin edilebilir sebepten kaynaklanmaktadır. Sebeplerini anlama prosesimizde hala boşluklar yer alsa da, temelsebepler saç folüküllerinin genetik yapısı ve erkek hormonlarının dolaşım gücüdür.
Saç dökülmesi tam anlamıyla bir fiziksel rahatsızlık olmamakla birlikte, bu problemi yaşayan bay ve bayanlarda duygusal rahatsızlıklara da sebep olmaktadır. Spectral ürünleri saç dökülmesini engelleyen ve yeniden saç büyümesini sağlayan en iyi tedavi şeklidir.
Toplumsal istatistikler
Beyaz erkekler saç dökülmesine karşı daha büyük risk taşımaktadır-%96 lık bir kısmı zamanla önemli saç dökülmesi problemleri yaşamkatadır. Bu istatistik saç dökülmesinde genetik faktörünün önemli bir rol aldığını doğrulamaktadır. Kısır erkekler(hadım) saç dökülmesi problemi yaşamamaktadır. Bu da hormanların etkilisini açıkça göstermektedir.30 yaşına gelmiş beyaz erkeklerin %30’u androjenik saç dökülmesi problemiyle karşı karşıya kalırken, bu oran 50 yaş ile birlikte %50’ye ulaşmaktadır. Beyaz erkekler siyahlara oranla dört kat fazla risk taşımaktadır.
Patoloji (hastalık sebebi ile meydana gelen değişimlerin bilimsel incelemesi):
Saç dökülmesi standart olarak şakaklardan geriye doğru saç sınırının gerilemesi ile başlar (W şekli). Aynı zamanda saç tepesinde incelmeler başlar. Sonuç saçsız kalmış (kel) bir bölge olur.
Saç sınırı geriledikçe alnın iki kenarında açıklar genişler, geriye ortada bir saç adası kalır. Saç dökülmesini geçtiği basamaklar farklılık gösterse de başın sadece arka ve yanlarında kalan sağlam dökülmemiş şeklinde olur. Saç kaybı androjen salgılanmasının yoğun olarak yaşandığı ergenlik dönemlerinden itibaren başlayabilir.
Bazı erkeklerin tamamen kel kalması 5 yıl içerisinde gerçekleşirken, 15-25 yıl süren dökülme süreci daha yaygın olarak görülmektedir. Ortalama olarak saç kaybı yılda %5 olurken saçlar bu oran artarak dökülmeye devam etmektedir.
Minyatürleşme
Saç folekülleri bir anda yok olmamaktadır. Saç telleri zamanla incelip kısalmaktadır, bu süreç herbir folekül döngüsü içerisinde minyatürleşme olarak adlandırılmaktadır. Folekül döngüsü üç ana büyüme safhasından oluşmaktadır; anojen, katajen ve telojen.
Genel olarak birkaç yıl süren bir süreç olan anojen safhasında, foleküllerin tabanında yer alan hücreler olgunlaşıp bölünerek saç oluşumu gerçekleşir. Anojen safhasında saç telleri saç derisi dışına çıkarak uzamaya başlar.
1-2 haftalık bir geçiş süreci olan katajen safhasında saç molekülleri beslenmeye devam edip saç derisine bitişik kalmayı sürdürmektedir ama saç folekülleri büzülerek saç büyümesinde durma gerçekleşir.
Genel olarak birkaç hafta süren telojen safhasında saç folekülleri işlevini duraksatıp saçın beslenmesi durur ve saçlar kolayca dökülen bir yapı halini alır. Folekül döngüsü tekrar anojen safhasında geldiğinde dökülen bu saçlara geri kalanlarda tekrar büyüme yaşanır.
Normal olarak anojen safhası süresinin telojen safhası süresine oranı 12:1 olarak gerçekleşir. Bu oran androjenik saç dökülmesi sırasında 5:1 şeklini alır. Yani androjenik saç dökülmesi ile anojen safhasıkısalırken telojen safhası uzamaktadır. Bu nedenle hastalar saç dökülmesi tedavisi sırasında sabırlı olmalıdır.
Foleküler minyatürleşme papilla (saç kökünü besleyen çıkıntılar), matris (saç oluşum ortamı) ve saftı etkilemektedir. Saç kökleri katılaşıp kısalarak kan hücrelerinden beslenemez bir hal alır, bu oluşum kolajen katılaşması olarak adlandırılır.
Patogenez
Sezgilere aykırı olmasına rağmen gençlik döneminden sonra saçın pigment kaybına yol açıp dökülmesine neden olan hormonlar aynı zamanda pigmentlerin geri kazanılması ve saçın yeniden büyümesini de gerçekleştirmektedir.
Androjen kaybı ve 5-Alfa Redüktazlarının eksikliği üzerine yapılan çalışmalarla bu pardoks açıklanmaya çalışılmıştır.
Neden saç folekülleri hormanal aktiviteler sonucu yok olmaktadır? Bu konuda 4 ana teori bulunmaktadır:
· Daha çok sayıda androjen reseptörü
· Daha yüksek oranlarda local dihydrotestosteron (DHT) sentezi
· Daha yüksek oranlarda sistematik testosteron, ve/veya
· Prostat ile daha yüksek oranda DHT üretimi
5-Alfa Reduktaz enzimi testestorun aynı reseptorlara daha güçlü olarak bağlanan DHT ye dönüşümünü katalize etmektedir. Prostat saç derisinden daha fazla DHT üretmesine rağmen halen her ikisininde görevi tam olarak anlaşılmamıştır.
Saç derisindeki hormonal değişimlerin vücut tüylerinde ya da cinsel aktivitede etkili olacağı gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Androjenin foleküller üzerindeki etkisi tamamen lokaldir.
Tedavi
Erken saç dökülmesi genel olarak erkeğin kendine özgüvenini, kelliğin seviyesine bağlı olarak, olumsuz etkilemektedir. Bu durumdaki erkekler, özellikle genç ve bekârken, kendilerini yaşıtlarından daha yaşlı ve daha az çekici hissederler. İdeal tedavi yöntemi saç derisinin fiziksel tedavisiyle birlikte duygusal ve özsaygıyı arttırıcı desteği de içermelidir.
Etkili olan 3 fiziksel tedavi yöntemi bulunmaktadır.
Saç derisinin cerrahi yöntemlerele yeniden yapılandırılması, oral olarak ilaç alımı ve losyon uygulamaları.
Saç ektirmek, saç foleküllerinin saçtan ayrıldıktan sonra bile yeniden büyüyebilme eğiliminde olmasından dolayı, genellikle iyi sonuçlar vermektedir. Şu andaki saç ekim teknolojisinde öncesine oranlara daha küçük dokular kullanıldığı için daha doğal bir görünüm sağlanmaktadır. Saç derisinin çıkarılıp yenisiyle değiştirilmesi bazen saç ekimini tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Fakat acı ve konforsuzluk gibi sonuçlarla birlikte binlerce dolarlık maliyetler içermektedir.
Birkaç yıl önce finasteride adlı oral olarak alınan bir ilaç onay olmayı başardı. 5-Alfa Reduktazları ile prostattaki DHT sentezini azaltarak saçdökülmesini engellemektedir. Bu ilaç kullanıcıların yarısı saçlarına tekrar kavuştu. İlacın bilinen yan etkileri minimum düzeyde. Bazı kullanıcılar tedavi sürecinde libido kaybı yaşasa da tedavi sonrası ilaç kullanımı kesildiğinde bu problemleri devam etmedi.
Piyasaya sürülüp bir süre sonra etkisiz olduğu kanıtlanan birçok losyon oldu. Ascorbic acid, benzoic acid, jojoba oil, lanolin, sulphanilamide, tetracaine hydrochloride, ve urea bunlardan bazıları. Sadece 3 bileşenin arkasında klinik, emsalleriyle kanıtlanmış ve yayınlanmış çalışmalarla saç dökülmesini engllemede ve saçların geri kazanılmasında etkili olduklarına dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu bileşenler; Minoxidil, Aminexil SP94®, ve Procyanidin B-2’dir.
DS Laboratuarları’nın patentli teknolojisi olan Nanozom enkapsülasyon teknolojisi sayesinde tüm saç ürünlerinde saç derisi tarafından daha derin bir şekilde emilimi sağlanarak daha etkili bir tedavi sunulmaktadır. Diğer formüller bu şekilde emilemediği için saç yüzeyinde kalmaktadır ki saç folikülleri saç yüzeyinde bulunmamaktadır.